Yapışkanlı not kâğıtlarının âdeta temellerini atan ve ortaya çıkışından sonra birçok muadilinin üretildiği post-it, nasıl icat edildi biliyor musunuz?
Bir tesadüfün eseri olan post-it’lerin hikâyesine daha yakından bakalım.
1968’de 3m isimli bir şirketin araştırmacı çalışanı olan Spencer Silver, yapıştırıcı bir madde geliştirmek için uğraşıyordu.
Fakat Silver birçok çalışma yapsa da ortaya çıkardığı yapıştırıcının, yüzeye çok hafif yapıştığını fark etti. Onun istediği yapışma gücü bu değildi.
Araştırmacı yine de geliştirdiği bu yapıştırıcıyı birkaç yıl boyunca şirketindeki diğer çalışanlarla paylaştı fakat kullanımı için herhangi bir uygulama alanı bulunamadı.
3m şirketi, yapıştırıcının yüzeye çok hafif bir şekilde yapışması sebebiyle, bu ürünün ticari bir değerinin olmadığını düşünüyordu.
Ancak 1974’te bu şirkette çalışan bir diğer araştırmacı Arthur Fyr, Spencer Silver’ın geliştirdiği yapıştırıcının olumlu yanlarını keşfetti.
Arthur Fry, bir kilise korosunda şarkı söylerken şarkı kitabının nota sayfalarının düşmesinden oldukça rahatsızdı. Bu sorununu çözebilmek için de Silver’ın geliştirdiği yapıştırıcıyı kullanmaya karar verdi.
Kitap sayfalarının arasında yapıştırdığı bu yapıştırıcılar, sayfaların düşmesini gerçekten engellemişti ve ayrıca kağıttan kolayca çıkarılabiliyordu. Sonrasında bu fikir, birkaç kağıdı birbirine yapıştırmak için kullanabilecekleri bir başka fikre dönüştü.
Devamında bu kağıtları, insanların notlarını bir yere yapıştırıp daha sonra bu notları kolayca çıkarabilmelerini sağlayan post-it’lere dönüştürmeye karar verdiler.
Post-it, ilk etapta tutulmayacağı düşünülen bir icat olarak ortaya çıktı ancak yıllar geçtikçe ofislerde, okullarda hatta kalem ve kâğıdın olduğu her yerde sıklıkla kullanılan bir efsaneye dönüştü.